Müşrik Çocukları Cennete Girecek mi?

Kafir çocukları da cennete girer mi?Müşrik çocuklarının ahiretteki durumu nedir?Müşriklerin çocukları öldükten sonra nereye gider?
Küçük yaşta iken vefat eden müslüman çocukları, ana ve babalarına tabi olduğu için , Allah'ın lütfuna nail olacaklar ve cennete gireceklerdir. Bu hususta muhalif kalan bir İslam âlimi yoktur. Müşriklerin çocukları-na gelince, bu mevzuda birbirinden farklı beyanlar vardır. Şöyle ki:

a) Anadan doğan her çocuğun İslam fıtratı üzerine dünyaya geldiğini bildiren hadis-i şerifi (1) dikkate alan ilim erbabı, ergenlik çağına ulaşmadan önce vefat eden müşrik çocuklarının cennet ehlinden ol-duklarını ifade etmişlerdir. İmam Nevevî, bu görüşün sahih olduğunu ifade etmektedir (2).

Anne veya babasından biri İslam dinini kabul etmiş, diğeri müşrik olarak kalmış ve bu yüzden birbirinden ayrılmış kimselerin küçük yaşta iken ölen çocukları, ebeveyninden din itibariyle daha şerefli olanına tâbi olarak cennete gireceklerdir (3).

b) Bazı ilim ehli de bahsi geçen çocukların cennet halkının hizmet-çisi olacağı görüşünü ileri sürmektedirler. Bu zevat, iddialarına mes-ned olarak şu hadis-i şerifi göstermektedirler: "Ben, Rabb'imden müşriklerin çocuklarının bağışlanmasını) istedim. (Rabbim) de onları, ehl-i cennetin hizmetçisi olarak, bana verdi. Zira onlar, ba-balarının ulaştıkları (ve bulaştıkları) şirkten bir şeyi idrak (ve irti-kap) etmediler. Onlar ilk misâk (olan Elest bezmin) de (sabit) bu-lunmaktadırlar" (4).

Bu çocuklar, cennetin anahtarı mesâbesindeki kelime-i şehadeti söyleyecek çağa erişmedikleri ve dinî vazifeleri yapamadıkları için elle-rinde bir bürhan olmayacaktır. Bu sebeple cennete girmelerini gerektiren söz ve işleri yoktur. Ancak, bu çocukların "Elest Bezmi" inde sabit bulunmaları ve Peygamber (s.a.v.)'in şefaatine mazhar olmaları sebebiyle, cennet ehline hizmetle müşerref olacaklar ve cennete girecekler-dir (5).

c) Bazı ilim adamları, bu çocukların anne ve babalarının müşrik olmalarını dikkate alarak, onların Ehl-i nâr olduklarını ifade etmişlerdir. Celâlüddin Devvânî ve Kadî Beydâvî bu görüşe meyl etmişlerdir (6). Bu fikrin müdâfileri, Abdullah bin Abbâs (r. anhümâ)'nın Sa'b bin Cessâme'den rivayet ettiği hadis-i şerife dayanarak kanâat izhâr et-miş bulunmaktadırlar. İsmi geçen sahâbî, "Ey Allah'ın Resûlü! Bizler, geceleyin müşriklerin zürriyetlerinden bazısını (kasıtsız olarak) öldürü-yoruz" dedim. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) cevap olarak: "Onlar da müşrikIer(cemaatin)dendir" (7) buyurdu.

d) Bir kısım ilim ehli: "Bu çocuklar cennet nimetleri ile mütena'im, cehennem azabı ile müteellim olmayacaklar; cennet ile cehennemin arasında bir sûr durumunda bulunan ARAF'ta (8) kalacaklardır" demiş lerdir.

e) Çekingenliği nokta hareket olarak alan bazı zevat da "Onların durumları Allah'ın ilmine tâbidir. Şayet onlar, yaşasaydı, îman edecek idiyse cennete gireceklerdir. Bunun aksi bir yol takip edecek idiyse ce-henneme dahil olacaklardır"demişler ve ileri sürdükleri görüşe şu ha-dis-i şerifi delil göstermişlerdir: "Resûlüllah (s.a.v.)'e müşriklerin çocuklarından soruldu. Bunun üzerine, "Onların ne işlediklerini (ve ne işleyeceklerini) Allah daha iyi bilendir" (9) buyurdu.

İleri sürülen bu görüşlerden (a) ve (b) şıklarını müstesna tutarak diğer görüşler üzerinde fikir beyânında bulunan müdakkik ilim sahipleri şöyle demektedirler: "İleri sürülen bu üç görüş, ilim ifade etmek şöyle dursun, zan bile ifade etmemektedir" (10).

f) İmam-ı Âzam Ebû Hanife (r. aleyh ) tevakkufu tercih etmiş ve hiçbir beyanda bulunmamıştır. Hâl böyle olunca, bu çocukların ahiret-teki durumları hakkında, "Allahü a'lem" (11) deyip ihtiyat ve ihtiraz nok-tasını tercih etmek, daha selametli bir yol olmaktadır (12). Türâb-i akdâm-i ulemâ olan ve bu satırları karalayan abd-i ahkar da Ebû Hani-fe Hazretlerinin görüşünü benimsemektedir.

(25) el-Hâvî, c, 2, sh. 354.
(1) Bakınız: Buhârî, c. 2, sh. 104.
(2) Berika, e. 1, sh. 230.
(3) Feyz'ül-kadir, c. 3, sh. 97.
(4) Câmi'us-sağîr, c.1, sh. 87,
(5) Berika, c. 1, sh. 230.
(6) Aynı eser, aynı dit ve sayfa
(7) Müslim, c. 5,sh. 144.
(8) ÂRÂF, müfessirlerin beyânma göre, cennetle cehennem arasındaki sûrun, hicabın
yüksek tepeleridir.
(9) Buhârî, c. 2, sn. 104.
(10)Berika, c. 1, sh. 230.
(11) Manâsı: "Allah daha iyi bilendir".
(12)Berika, c. 1, sh. 230.