İslam Hukukunda Mal Kavramı

İslam hukukunda mal kavramı nedir?fıkıhta mal kavramı .İslama göre mal kavramı
Fıkıh Alimleri malı farklı yönlerini ön plana çıkartarak değişik tasniflere ayırmışlardır. Bunlardan en meşhur olanı mütekavvim ve gayri mütekavvim ayrımıdır.

Mütekavvim, yenilmesi, içilmesi ve kullanılması caiz ve meşru olan bir malın iktisadî değer ifade edip etmemesi anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Yalnız iktisadî değerin yanında hukukî değerinin olması veya olmaması bir şey değiştirir mi? Bu İslam hukuku açısından önemli bir soru ve buna birazdan geri döneceğiz.

İkinci bir tasnif, malın piyasada benzerinin bulunup bulunmamasına göre yapılmıştır. Mislî ve kıyemî mal ayrımı bunu anlatır. Malın taşınabilir ve taşınamaz olması bir başka tasnif örneğidir. Menkul ve gayrimenkul olarak literatürde kendine yer bulan bu ayrımın taşınamaz kısmına örnek herkesin tahmin edeceği gibi tarla, arsa ve benzeri şeylerdir.

Tasnifler arasında en meşhur olanı ise Mütekavvim, yenilmesi, içilmesi ve kullanılması caiz ve meşru olan bir malın iktisadi değer ifade edip etmemesi anlamına gelen Arapça bir kelimedir.

Yalnız iktisadî değerin yanında hukuki değerinin olması veya olmaması bir şey değiştirir mi? Bu İslam hukuku açısından önemli bir sorudur. Değer dendiği an akla gelen ilk şey hiç şüphesiz, malın iktisadi değer taşımasıdır. Bir başka ifadeyle para ile ifade edilebilen bir karşılığının olmasıdır. Ama her mal İslam inancı zaviyesinden bakıldığında iktisadî bir değer taşımayabilir.
Söz gelimi, domuz haram kılınması itibarıyla Müslüman için hiçbir ekonomik değer taşımaz; ama aynı mal gayrimüslim için iktisadi değere sahiptir. Kan, leş, içki vb. şeyler de bundan farklı değildir. Bu farklılıktan dolayı olsa gerek, hukukçular malın değer taşımasını, sadece iktisadî karşılığının olması ile değil, hukukî değer taşıması ile de anlamlandırmışlardır.

Buna göre mütekavvim mal demek, ekonominin yanında hukuki değere de sahip olan mal demektir. Bu genel bilgiler ışığında gelelim telif haklarına. En son söylenecek sözü isterseniz baştan ifade edelim; İslam ulemasının büyük çoğunluğu telif hakkı kapsamı içine giren şeyleri gayri maddi mal hükmünde kabul eder. Şöyle açalım; telif hakkı günümüzde herhangi bir bilgi veya düşünce ürününün kullanılması ve yayılması ile ilgili hakları ifade eden bir kavramdır.
Kitap, makale, resim, fotoğraf, müzik eseri, mimari proje vb. şeyler bu bağlamda değerlendirilir. Aslında bunlar sınaî ve fikrî olmak üzere ikiye ayrılıp, fikrî mülkiyet hakları üst başlığında birleşirler. Telif hakları, fikrî hakların alt kümesini oluşturur. Pekala telif hakkı üzerinde farklı mütalaalara sahip olan, mesela yok diyen kişiler var mıdır?

El-cevap; vardır. Onların düşüncelerini dayandırdıkları delil, hakkın istilahî ifadesiyle "ayn" yani elle tutulup, gözle görülür olmamasıdır. "Telif hakkı, mücerret bir şeydir ve mal değildir; dolayısıyla alış-verişe konu olamaz" der ve bu yaklaşımlarını "Karşılığı ödenerek satın alınan bir kitabın veya kasetin nasıl tasarruf edileceğine başkası karışamaz." diyerek örneklendirirler.
Ama bu görüş çoğunluk tarafından rededilmektedir. Rededenler, bu içtihattaki maddi ve gayri maddi mal ayırımı ile, zilyed ve malik arasındaki farkın gözetilmediğini nazara verirler. Ayrıca belki de tarım toplumu şartlarında geçerliliği olan söz konusu düşüncelerin, bu kapsam içine girmeyen yeni ürünler için geçerli olmadığını, bu hususta dikkat edilmesi gereken ana unsurun Mecelle'nin de "âdet muhakkemdir" kaidesinden hareketle, örf ve âdet olduğunu belirtmektedirler.

Malum, dünya genelinde kabullenilen örf ve âdete göre-ki buna evrensel doğru da diyebiliriz- telif hakkını gayri maddi bir mal ve mutlak bir hak olarak görmektedir. Nitekim hemen her hukuk sistemindeki düzenleme bu esasa göre yapılmıştır.