El ile tatmin olmanın masturbasyon hükmü

El ile tatmin olmanın (masturbasyon) hükmü nedir, dînî yönden mahzuru var mıdır? (Eğer bunu yazmakla bir hayasızlık etmişsek, özür dileriz.)
Muhterem kardeşlerim! Dinde ayıptır diye soru sormaktan kaçınmak da yoktur, soruya cevap vermekten kaçınmak da yoktur.

Hazret-i Aişe validemize gelip soru sorarlardı. "Ey mü'minlerin anası, şu meselede ne yapmak lâzım gelir?" diye... Kadın olduğu halde, Peygamber Efendimiz'in zevcesi olduğu için bilir diye, ona gelip sorarlardı. Sorulur.

Peygamber Efendimiz hadis-i şerifinde buyuruyor ki: "Eliyle nikâhlanan mel'undur!" Yâni, Allah'ın lânetine uğramıştır demek... İşi rast gitmez, hayra ulaşmaz... Dünyası mahvolur, ahireti mahvolur... Sıhhati gider, her çeşit zararlara uğrar. Bu kötü huydan tevbe edip, derhal dönmek lâzım!..

Peygamber Efendimiz diyor ki: "Gözler de zina eder. Eller de zina eder." El de zina eder, göz de zina eder. Mâdem Peygamber Efendimiz öyle demiş, öyledir. Göz harama bakar, zina eder; el haramı tutar, zina eder; veyahut böyle yanlış yolda kullanılır, zina etmiş olur.

O bakımdan, bu işe alışmış olan bir insan bu işi bıraksın! Tevbe etsin, bir daha yapmamağa azmetsin!.. Hayrını bereketini götürür. Allah'ın lânetine uğramak çok kötü bir şeydir. Şeytan Allah'ın lânetine uğramıştır, biliyorsunuz halini... Bu kadar kuvvetli bir cezasının olduğunu bilerek, bu işten o kadar kuvvetle sakınmalı!..

Muhterem kardeşlerim! Çocuklarınızı çabuk evlendirin!.. Peygamber Efendimiz çareyi böyle emretmiş; bu işin aslı budur. Erkence evlendirin, günahlara dalmasın çocuklar...

Bu devirde insanın nefsini azdırma vasıtaları sanayi haline gelmiştir. Teşvik ediliyor, teşvik var, ödül var... Işıklı reklamlar, parlak resimler, gazeteler, mecmualar, poşetlerin içinde bilmem neler... Her türlü imkân hazırlanmıştır. Tâ ki, müslümanlar o tuzaklara yakalansınlar, günahlara girsinler, şeytanın yoluna düşsünler, cehenneme yuvarlansınlar diye... Her türlü imkân hazırlanmıştır çepeçevre müslümanların etrafında...

Tabii çareler bulmak lâzım!.. Papazlar daha iyi dindarlık yapacağız diye, evlenmeyi kendilerine yasak ettiler, daha büyük fitneler çıktı. Hilkatin karşısında, akıntıya ters gidilmez. Akıntıya uygun gitmek lâzım!.. Mâdem, Allah insanı nefisli yaratmış, mâdem ki erkek ve kadın diye iki cins var, mâdem ki iki cinsin arasına bir ilgi koymuş; bu ilginin meşrû şekilde halledilmesi lâzım ki, her iki taraf da günaha sapmasın...

İslâm ayrıca, bu iş halledilinceye kadar da bu işi önlemek için iki tarafın arasına perde germiş, duvar örmüştür. Beraber gezmek tozmak yoktur, konuşmak görüşmek yoktur. Açılmak saçılmak yoktur. Nefsi kabartacak işleri yapmamak gerekir. Yâni, yan tedbirleri de almıştır İslâm... Örtünmek onun içindir.

"--Öcü gibi ne örtünüyorsun?.."

"--Öcü gibi örtünüyorum, şeytanın yoluna düşmeyeyim diye... Başkası düşmesin diye, benim yüzümden günaha girmesin diye... Dinimiz bunu emretmiş."

"--E canım, saçların mâdem bu kadar güzelmiş, niye göstermiyorsun, niye kapatıyorsun?.."

"--Güzel olduğu için kapatıyorum! Ayet-i kerime 'Zinetlerinizi saklayın!' dediği için, dinimiz böyle emrettiği için kapatıyorum!" diyeceğiz ve kapatacağız.

Cennete girecekleri sayıyor Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teâlâ Hazretleri:

(Vellezînehüm li fürûcühüm hâfizûn) "Namuslarını koruyanlar, tenâsül aletlerini günahlardan koruyanlar." diyor. (İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânühüm fe innehüm gayru melûmîn) "Eşleri müstesnâ, çünkü onun bir mahzuru yok..." diyor Allah-u Teâlâ Hazretleri...

O halde çocuklarınızı erken evlendirin!.. Nişanlayın, evlendirin; bu dert bitsin!.. Gençleri evlendirmiyorlar, yirmi yaşına geliyor, otuz yaşına geliyor, otuzbeş yaşına geliyor; sanıyor ki evlilik çok büyük bir mesele... Değil, işte bu kadar bir mesele... Evlen de gör!.. Bitiyor, tamam... Ondan sonra, asıl yapılacak mühim işlere yöneliyor.

Bizim dinimizin ana mantığı, akıntıya kürek gitmek değildir, hilkate uygun hareket etmektir. Evlilik sevap... Dinimizde evlilik sevaptır. Hattâ "Bir insanın eşiyle evlilik münâsebetlerine Allah mükâfat veriyor." diyor Peygamber Efendimiz...

Sahabe şaşırıyorlar, diyorlar ki:

"--Yâ Rasûlallah! Hem şehvetinin icabını yapıyor, hem şehvetini kaza ediyor, hem de nasıl sevap alıyor?"

"--Harama gitseydi, günah olacaktı ya!.." diyor Peygamber Efendimiz...

Harama gitseydi günah olacaktı. Onun için, bu tarafa gelince, bu tarzda halledince sevap oluyor.

Onun için, bir insan evlendi mi dini tamam olur. "Sizin en kötüleriniz bekârlarınızdır." diyor. Çünkü, bekâr olunduğu zaman, günaha sapar. Kimse de bir şey demiyor, kimse de ayıplamıyor. Yaşlı, sakallı yetmiş küsur yaşında adam... Torunları kızlarla geziyormuş. O bahçeye getiriyormuş kızları, orda eğleniyorlarmış. "Ne yapalım, gençtir." diyor, hoş görüyor. Hoş görülmez; ama, millet hoş görüyor.

En iyi çaresi erkence evlendirip baş-göz etmektir. O olmadığı takdirde, oruç tutmayı tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz... Oruç tuttu mu insanın arzuları azalır. Bu arzular yemekten artıyor. Yiyor köfteleri, kebapları, yiyecekleri; o zaman, "Var mı bana yan bakan?" diye pehlivan gibi çatacak yer arıyor. Neden?.. Karnını doyurdu, ondan sonra nefis kabardı tabii... Ona da dikkat etmek lâzım!..