İSLAMDA KADIN HAKLARI

İslamın kadına verdiği değer ve kadın hakları?İslamda kadının yeri.İslamın kadın haklarına verdiği önem
İslâm Dîni, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizâm ve sistemin veremediği müstesnâ bir makâma sâhib kılmıştır. Nitekim Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerîm’inde:

"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır." (50) buyurmuştur.

Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz de erkekleri, kadınların hak ve hukûkunu gözetmeye dâvet etmekte ve bu konuda:

"Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’dan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız." (51) buyurmaktadır.Yıllar boyunca bir köle, hatta bir eşyadan farksız olarak yaşamaya mahkum edilen kadını, gerçek benliğine, ancak kai­nata rahmet olarak gönderilen Hazret-i Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) Allah tarafından getirip insanlara tebliğ buyurmuş olduğu İslam dini kavuşturmuş, kadına gerçek değer ve itibarını vermiştir.


İslam dini, kadının pazarlardan alınıp satılan bir eşya ol­madığını, her şeyden önce onun da bir insan olup, toplumun en küçük bölümü olan ailenin kurulmasında erkeğin bölünmez bir parçası olduğunu, onsuz erkeğin hiçbir şey yapamayacağını çok açık olarak beyan eylemiştir.


Aile binasının kurulmasında emsalsiz bir yeri bulunan kadına gerçek değerini veren ve onu düştüğü yerden kurtaran, toplumda kendisine layık olan yeri veren İslam, kendisine veri­len bu mevkii koruyabilmesi, eskiden düştüğü kötü durumlara


bir daha sürüklenmemesi için, her zaman şerefli, her yerde kıymetli ve itibarlı olması, herkes tarafından kendisine saygı gösterilmesi ve toplumda kendisine yaraşır bir şekilde dimdik kalabilmesi için önemli görevler yüklemiştir.




Başka bir hadîs-i şerîflerinde de:

"Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım." (52) buyurur.

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, erkeklere, kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye ederek:

"Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır." (53) buyurmaktadır.

Vedâ Haccı’ndaki meşhûr hutbesinde Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:

"Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh’dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." buyurarak daha yedinci yüzyılda yüzyirmi dört bin müslüman hacı namzedine karşı, kadınların haklarını ilk olarak açıklamışlardır.

Muâviye bin Hayde (r.a.) der ki; Rasûlullâh (s.a.v.)’e:

"Ey Allâh’ın Peygamberi, bizim herhangi birimizin hanımının, kocası üzerindeki hakkı nedir?" dedim. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: "Yediğin gibi onu da yedirmek, giydiğin gibi onu da giydirmek ve yüzüne vurmamak, onu kötülememek, bir de darılıp ayrı yatmaya mecbûr kaldığında onu, ancak ev içinde yapmaktır." (54) Başka bir hadîs-i şerîflerinde:

"Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!" (55) buyurmuşlardır.

Kadınlarla iyi geçinmek Kur’ân-ı Kerîm’in emridir:

"Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadı iseniz bile!.. Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur." (56)

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu konuda:

"Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz!" (57) buyurmaktadır. Kadınlara karşı daima hoşgörülü olmalıdır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte:

"Mü’min bir erkek, mü’min bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabilir." (58) buyurulur.

Bir insanın her işi ve her huyu hoşumuza gitmeyebilir. Fakat iyi niyetli ve ülfet edilir insan, kendi hanımında hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir. Onlarla kendisini memnûn ve mes’ûd edebilir. Bunun için ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır. Zîrâ mârifet iltifâta tâbîdir. İltifatsız mârifet zâyîdir. (59)