iSLAMDA ÖZÜR SAHİBİ İLE İLGİLİ FIKHİ HÜKÜMLER

özürlü kimsenin durumu nedir?Hangi şartlarda kişi özürlü olur?Özürlü kimse namazlarını nasıl kılmalıdır?İslamda özürlüye ait hükümler
İslama göre kişiyi özürlü kılan durumlar sürekli vücudun herhangi bir yerinden kesilmesi veya yaralanması sebebiyle kan akması, sivilceden irin çıkması, burnun sürekli kanaması gibi durumlardır.Kişide bu hallerden biri oluştuğu zaman farz olan bir namaz vakti, mesela öğle vaktinin başından ikindi vaktine kadar, akıntı hiç durmazsa veya abdest alıp namaz kılamayacak kadar kısa sürelerle kesilip, tekrar devam ederse; bu duruma özür, bu durumdaki kişiye Özürlü (ma’zur) denir.


Özür sahibi olan kimse, bir kere abdest alarak o vakit içinde farz ve nafilelerden istediği kadar kılabilir. O vakit içinde, özür sebebi haricinde abdestini bozacak bir durum olmadıkça abdestli sayılır.



Özürlünün abdesti, tarafeyne göre vaktin çıkmasıyla, İmam-ı Züfer Hz. lerine göre vaktin girmesiyle, İmam Ebu Yusuf Hz. lerine göreyse hem vaktin girmesi hem de çıkmasıyla bozulur. Sahih olan tarafeynin görüşüdür. Mesela öğle vaktinde abdest alanın abdesti ikindi ezanıyla bozulur. Ancak, mesela duha vakti abdest alanın abdesti, öğle ezanı ile bozulmaz. Çünkü, sabah namazının vakti güneşin doğması ile çıktığından duha vakti sabah vaktinden sayılmaz.



Özrün sabit olması için o vaktin başından sonuna kadar (kısa süreli kesilmeler dâhil) devam etmesi gerekir. Ancak sonraki vakitte bir kere bile özür sebebi oluşsa, özür devam eder; hiç oluşmazsa, kesildiği andan itibaren özür bitmiş olur. Mesela, öğle vakti boyunca kanama olsa, ikindiye kadar kesilmese o kişi özürlüdür. İkindi vakti içinde kesilse, o vakitte yine özürlüdür. Akşam vakti içinde hiç kanama olmazsa, kanamanın kesildiği andan itibaren özür bitmiştir. Eğer ikindi namazını kan kesildikten sonra kılmışsa, tekrar kaza eder.



Özür bir vaktin ortasında başlasa, sonraki vaktin içinde bitse, her iki vakitte de özürlü sayılmaz. Önceki vaktin namazını kaza eder. Bir vaktin ortasında başlasa, ikinci vakit boyunca devam etse, özrün başladığı andan itibaren özürlü sayılır. Kıldığı namazlarını kaza etmez.



Özürlü kişinin özür sebebi dışında abdesti bozan bir durum oluşursa tekrar abdest alması gerekir. Mesela burun kanaması sebebiyle özürlü sayılan kişinin eli kanasa abdesti bozulmuş olur. Ya da burnunun bir tarafı kanayan kişinin diğer tarafı kanadığında yine abdesti bozulur. Suçiçeği olan ya da vücudunda çıbanlar bulunan bir kişi, yaralarının bir kısmı sebebiyle özürlü olsa, daha sonra mesela diğerleri kanasa abdesti bozulur.



Özür sabit olduktan sonra, özrü dışındaki bir sebepten abdesti bozulan kişi, özrü sebebiyle abdesti bozulduğunda tekrar abdest alır. Mesela, öğle vakti boyunca burun kanaması olan kişinin, ikindi vaktinde kanaması kesilse, abdest aldıktan sonra mesela bevl sebebiyle abdesti bozulsa, tekrar abdest aldıktan sonra burnu yine kanasa abdesti bozulmuş olur.



Özürlü kimse mest giyerse, o vakit içinde aldığı abdestlerde mest üzerine mesh yapabilir. Vakit çıktığında, mestlerini çıkarıp tekrar ayaklarını yıkaması gerekir.



Özürlü kimsenin, aynı sebepten özürlü kimselere imamlığı caizdir. Mesela, hem imamda hem de cemaatte kılıç yarasından dolayı kanama varsa onlara imam olabilir.



Başındaki yarası, secde yaptığında kanayan kimse, özürlü sayılmak yerine, secdesiz ima ile namaz kılmayı tercih eder. Secdesiz namaz kılmak, bir nevi abdestsizlik sayılan özür halinden evladır. Yara, ayağa kalktığında kanıyorsa, oturarak kılar. Yara, sadece sırtüstü yattığında kanamıyorsa, özürlü olarak kalkıp namazını kılar. Sırtüstü namaz, ancak çok şiddetli bir özürde caiz olur.



Özür akıntısı, elbiseye avuç ayası kadar ya da daha çok bulaşmışsa; tekrar olmayacaksa elbiseyi yıkar, tekrar bulaşacaksa yıkamayıp o necasetle namaz kılması caiz olur. Çünkü dinde zorluk yoktur