Osmanlı Padişahlarının Yüksek Mertebeleri

Osmanlı padişahları nasıl yüksek mertebeler ulaştı?
Beyrut Hukuk Mahkeme reisi ve büyük âlim Yusuf bin İsmail Nebhânî (1849-1937) merhûm diyor ki:

İslâm sultanlarının en büyüklerinden nicesinin içinden çıktığı Osmanlı Hânedânı 700 sene boyunca İslâm dinine hizmet etmişler, Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) şerîatini kuvvetlendirmişlerdir. Yeryüzünde mü’minler, gökte melekler onların İslâm’ı yaymak için yaptıkları fetihlerle sevinmişlerdir. Onların bu gayret ve cihâdları sebebiyle dünyanın en büyük ve mühim şehirlerinden olan İstanbul İslâm beldesi olmuş, Rumeli, Anadolu ve sâir Avrupa cihetlerindeki memleketlerde milyonlarca insan İslâm dîni ile şereflenmişlerdir. Nesiller boyunca onların idâresi altında -Müslüman olsun olmasın- ferah bir halde yaşayan insanların adedi milyonlara ulaşmıştır.

Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem hazretlerinin Hazret-i Ali’ye buyurdukları şu hadîs-i şerîf onların nâil olduğu şu büyük hayrı beyan eder, açıklar:

“Senin elinde Allâhü Teâlâ’nın bir adama hidâyet ihsân etmesi, dünyanın en yüksek ve kıymetli nimetlerinin tamamından senin için daha hayırlıdır.” O zaman bu sultanların kadir ve kıymetini daha iyi takdîr edersiniz. Bu hadîs-i şerifin manasına göre onların kazandıkları sevâb ne kitaplara ne de hesâba sığar. Bu Allâhü Teâlânın bir fazlıdır ki dilediğine verir. Allâh fazl-ı azîm sâhibidir.

İslâm memleket ve hükûmetleri onların yüce devletlerinden önce her biri bir cihette bir hükümdar emri altında dağınık vaziyette idi. Hatta Endülüs’deki Mülûk-i Tavâif gibi olmuşlardı ki onların böyle ufak beylikler haline gelmeleri neticesinde bugün o İslâm ülkeleri Dâru’l-harb hâline gelmiştir. Hâlbuki Endülüs, zamanında her cihetten İslâm devletlerinin ve memleketlerinin en güzîdelerinden idi. Eğer Allâhü Teâlâ İslâm milletine ve ümmet-i Muhammed’e Osmanlı hânedânından gelen İslâm sultanlarının en kıymetlileri olan bu zâtları ihsân etmeseydi âkıbet öyle olurdu. (Hulâsatü’l-Beyân)