İLM-İ ZAHİR VE BATIN

İLM-İ ZAHİR VE BATIN ARASINDA FARK VAR MIDIR?
İlmi zahirde zamanının ileri gelenlerinden biri olan Fahreddin Razî
Hazretlerinin ismi bütün islam aleminde duyulmuştu. Mavera'ün - Nehir-
'den Herat'a geldiği zaman orada bulunan bütün alim ve salihler hep
onu ziyarete geldiler. Etrafında insanların dört dönmesini ve kendilerine
son derece itibar etmelerini memnunlukla gören Fahreddin Razî Hazret-
leri bir gün :
— Bizim ziyaretimize gelmeyen de var mı? Diye sordu. Oradakiler :
— Bir zat vardır ki, köşe-i inzivasına çekilmiş, sizin geldiğinizi duy-
duğu halde gelmedi, dediler.
Fahreddin Razî buna hayret etti :
— Bu kadar alim ve fazıl zatlar gelip bize ikramda kusur etmezler-
ken onun böyle yapması nedendir acaba? Diyordu, kendi kendine...
Bir zaman sonra, o muhitin büyüklerinden biri, bir ziyaret tertip
edip hem Fahreddin Razî Hazretlerini hem de o maneviyat ehli zatı
davet etti. Davette yemekler yenip, namazlar kılındıktan sonra sohbet
faslı başladı. Sohbet esnasında İmam Fahreddin-i Razî Hazretleri o zata
kendisini ziyarete niçin gelmediğini sordu. O:
— Seni niçin ziyaret edecektim, dedi. Fahreddini Razî Hazretleri:
— Ben müslümanların imamıyım. Bütün ilim ehli beni ziyaret etti,
buyurunca o zat:
— Duyduğuma göre senin övünmen ilimle imiş. Halbuki ilmin başı Al-
lah'tan korkmaktır. Senin irfanı ilahiden bilgin nedir? Diye sordu.
Bunun üzerine imam Falıreddin Razî Hazretleri Allah'ın varlığına ve
kudretine dair çeşitli aklî ve naklî deliller serdetti. imamı sonuna kadar
dinleyen o zat-ı şerif :
— Sen Allah'ın varlığına delil getiriyorsun. Halbuki delil bir şüpheyi
gidermek için getirilir. Oysa Allah (c.c.) benim kalbime öyle bir feyiz ve
nur vermiştir ki, oraya Allah'ın varlığına dair şüphe girmesi imkansızdır,
deyince, bu sözler İmam Fahreddin Hazretlerine çok tesir etti ve derhal
o zatın ellerine yapışarak himmet diledi.
Ondan sonra, bu zat ona öyle ilim kapıları açtı ki, imam Fahreddin
Razî, bu himmetle; Tefsir-i Kebir'i yazmak şerefine erdi.